7 Ocak 2010 Perşembe

Kilis Tarihi


Tarihçe
Kilis doğası ve yerleşmeye elverişli coğrafyası nedeniyle tarihsel süreç içerisinde pek çok kavme (Babil, Hitit, Huri-Mitanni, Arami,Asur, Pers, Makedonya, Roma Bizans, Selçuklu, Memluk/ Kölemen,Osmanlı) ev sahipliği yapmıştır.
Kent merkezinin 5 km kadar güneydoğusundaki Oylum Höyük’te sürdürülen arkeolojik kazı çalışması sonuçlarına göre, yörenin tarihi Geç Kalkolitik Çağa (M.Ö: 3500-3000) kadar dayanmaktadır.
Ele geçen Hitit kaynaklarına göre M.Ö:1460’lı yıllarda Halep Krallığı’na bağlı olan yöre Hitit kralı II.Hattuşaş döneminde (M.Ö:1420-1400) Halep ile birlikte Hitit egemenliğinden çıktıysa da, kral II.Suppililuma’nın (M.Ö:1190-1180) Suriye seferinde tekrar Hitit İmparatorluğu’na bağlandı.
M.Ö:1200 tarihinde Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra önce Aramilerin (M.Ö: XIII.Yüzyıl-VI.Yüzyıl), M.Ö:1100’de de kral II.Tiglat-Pileser döneminde Asurların eline geçen yöre, önce Pers kralı Darius’un batıya (M.Ö:521-485), sonraki yıllarda da Makedonya kralı Büyük İskender’in (M.Ö:336-323) doğuya yayılma politikaları çerçevesinde, bu uygarlıkların sınırları içersinde kalmıştır.
Büyük İskender’in ölümünden sonra (M.Ö:323) yaklaşık 227 yıl Selevkosların / Selefkiler (M.Ö:281-64) egemenliği altında kalan Kilis ve yöresi M.Ö:64 yılında Roma İmparatorluğu’na bağlandı ve adı Ciliza sive Urmagiganti oldu.
Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında ikiye ayrılması sonucu Doğu Roma dolayısıyla Bizans toprakları içinde kaldı ve Halep’le birlikte Bizans İmparatorluğu’nun Suriye Theması’na bağlandı
Halife Hz.Ömer zamanında 636 yılında Ebu Ubeyde Bin Cerrah (Ebu Ubeydet-ibn-il Cerrah) tarafından İslam topraklarına katılarak sınır bölgesi kentlerinden biri oldu.
V.Yüzyıldan sonra eski önemini yitiren Kilis ve yöresi, XI.Yüzyıla kadar Hıristiyan Bizans'la Müslüman Araplar arasında sürekli el değiştirdi.
Bu süreçte Müslümanlığı kabul eden kimi Türk kavim ve boyları (özellikle Horasan, Türkistan kökenli Oğuzlar), Abbasiler’in denetimine girerek; “Sügur (sınırlar,düşman ağzı olan yerler)” , “Avasım (sınır kentleri)” ya da “Uç Bölgesi” adı verilen yörelerde, bölgelerde iskan edildiler.
“Şam Ucu” adıyla bilinen Kilis ve yöresine (A’zaz/Azez,Kuros,Anazarba,Ravanda) de savaşçı, dizdar (kale,sınır bekçisi), der-bend ağası (sınır, karakol bekçisi), murabıt (ibadetine düşkün kişi,şeyh,derviş), zahid (dindar,sofu) gibi nitelikleri taşıyan Türk boyları yerleştirildi.985 yılında tekrar Bizans egemenliğine giren bölge, XI.Yüzyılda Haçlı Ordularınca istila edildi ve Urfa Haçlı Kontluğu’na bağlandı.
1124 yılında Artuklu (1101-1231) ve Eyyübi (1171-1348) egemenliklerinden sonra bölgeyi eline geçiren Kölemenler (Memluk Devleti,1250-1516); Anazarba, Azez, Kilis ve Ravanda kalelerini onardı; bugünkü Kilis kent merkezinin bulunduğu yeri, alışveriş/ticaret merkezi yaptı. 266 yıl süren bu egemenliğe Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, 24. Ağustos 1516 yılında Mercidabık’ ta (bugünkü Yavuzlu yöresi) Memluk ordusunu yenerek, son verdi ve bölgeyi Osmanlı topraklarına kattı.

  • Mercidabık Savaşı (24 Ağustos 1516)
İmratorluğun doğu,güneydoğu ve güneyindeki gelişmeleri kaygı ile izleyen padişah I.SELİM (Yavuz Sultan SELİM,1512-1520) önce doğuda yöneldi, sonrada 05..Haziran 1516’da güneydoğu seferine çıktı.
Bölgeyi 266 yıl elinde bulunduran Kansun-ül Gavri komutasındaki Memluk Devleti (Kölemenler) ordusunu 24.Ağustos.1516 yılında Kilis kırsalındaki Dabık Köyü düzlüğünde yenip, bölgeyi Osmanlı topraklarına kattı.
Tarihe Merc-i Dabık (merc, Arapça çayırlık anlamında olup; ‘Merc-i Dabık’ bileşik sözcüğü, Dabık Çayırlığı,Dabık Düzlüğü anlamındadır) Savaşı olarak geçen bu olaydan sonra Ortadoğu Bölgesi Osmanlı Devleti’nin egemenlik alanına girdi.
Kanuni Sultan Süleyman (1520-1560 ) zamanında Canbolad Paşa’ya (1502-1596) yurtluk/ocaklık olarak verilen Kilis ve yöresi Canboladoğulları zamanında en parlak yıllarını yaşadı. Bu dönemde yaptırılan bir cami, bir tekke, bir bezzazistan (esnaf çarşısı,bedesten), iki kervansaray, iki pazar, üç hamam kente verilen önemin bir göstergesidir.
“Babam Canbolad Bey Kilis’i tasarruf ederken burada cami, tekke, üç hamam, iki kervansaray ve bezzazistan, iki pazaryeri yaptırmak suretiyle Kilis’i mamur etmiştir. Şimdi kils, altı yerde Cuma namazı kılınır bir kasaba olmuştur . Canbolad Bey’in oğlu Hüseyin Paşa. 1590”
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Halep’e bağlı bir sancak olan Kilis (1590 yılından itibaren Halep Eyaleti’nin Merkez Sancağı) Valide sultanlara “hass” olarak verilmiş ama İmparatorluğun güçsüz olduğu dönemlerde (XVII.Yüzyıldan XIX.Yüzyıla kadar) yerel derebeyleri (mütesellim,mütegalibe ) tarafından yönetilmiştir.
1831-1839 arasında da Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın egemenliği altında kalan Kilis, 1854 yılında “kaza”, 1863’de de “belediye” oldu
Ulusal Bağımsızlık Savaşı Yıllarında Kilis ve Mustafa Kemal ATATÜRK
I.Paylaşım Savaşı’nın son yıllarında VII.Ordu Komutanı olarak Suriye-Filistin Cephesi’nde bulunan Mustafa Kemal, Katma yolu üzerinden Adana’ya geçerken 28.Ekim.1918 günü Kilis’e uğrar ve o gece Kilis’te kaldıktan sonra gözlemlerini
“İlk ayak bastığım Türk şehrindeki bu uyanıklığa cidden hayran kaldım ve bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir.Varolun Aziz Kilisliler” sözleriyle dile getirir.
Kilis, 30.Ekim.1918 tarihinde imzalanan Mondoros Mütarekesi koşullarına göre 06.Aralık.1918 tarihine kadar İngiliz, bu tarihten yaklaşık bir yıl sonra da; iki devletin anlaşması sonucu 29.Ekim.1919’da Fransız askerlerince işgal edildi.
İşgale karşı “Cemiyet-i İslamiye” adlı direniş örgütü ile başlayan kurtuluş savaşımı daha sonra Şahin Bey’in önderliğinde kurulan “Kuvayı Milliye” örgütü ile devam etti ve 03.03.1920 tarihinde de Kilis Havalisi Kuvayı Milliye komutanlığına Polat Bey getirildi.
Ayıntap-Kilis hattındaki çatışmalarda 25.03.1920 tarihinde Sakıp Bey, 29.03.1920’de de Şahin Bey şehit olmasına karşın silahlı savaşım sürdü.
25.08.1920 tarihinde Kilis Maliyesi’nde bulunan 60.000 altının Kuvayı Milliye emrine aktarılması, çatışmaların daha da şiddetlenmesine yol açtı.
Çatışmaların yoğunlaşarak sürdüğü günlerde taraflar, önce 11.Nisan.1920 tarihinde “yirmi günlük ateşkes anlaşması” sonra da, 20.Ekim.1921 tarihinde “Ankara İtilafnamesi’ni” imzaladı. Fransız işgal güçleri de 07..1921 gününden itibaren Kilis’i terk etmeye başladı ve 23.Aralık.1921 tarihinde yöre bütünüyle bu işgalden kurtuldu.
Ankara İtilafnamesi hükümlerine göre 9 bucak ve bunlara bağlı yaklaşık 400 kadar köy ve mezra Suriye tarafında kalınca 1926 ve 1929 yıllarında sınır düzeltme anlaşmaları imzalandı.
Gaziantep İli’ne bağlı olan Kilis, 03.06.1995 tarih ve 550 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 06.06.1995 tarihinden itibaren ülkemizin 79.İl’i oldu.




  • Tarihsel Belge / Metinlerde Kilis
Çivi yazısı ile yazılmış bir Asur betiğinde “Ki-li-zi” yerleşiminden söz edilmekte, buranın da bugünkü “Kilis” olduğu görüşü oldukça yaygındır.
Martin HARTMAN eski Kilis yerleşiminin bugünkü Kilis kent merkezinin güneydoğusunda “Tarzimehan” yöresi olduğunu belirtir.
Richard KİEPERT de esli Kilis’i, bugünkü yerleşimin 3 kilometre güneybatısındaki “İlizi Bahçesi (İllizi Baghtshesi) olarak gösterir.
Roma İmparatorluğu kaynaklarında “Ciliza sive Urmagiganti” sözüyle geçen yöre, YAKUT’un Mu’cemü’l-büldun ve Halil bin Şahin EZ-ZAHİRİ’nin Zübdetü Keşfi’l-Memalik adlı yapıtında Azaz’a bağlı bir köy olarak belirtilmiştir.
1519 tarihli Osmanlı Devleti Tahrir Defteri’nde de kentin adı “Killiz” biçiminde yazılmıştır.
Prof.Dr.Bilge UMAR “Türkiye’deki Tarihsel Adlar” adlı yapıtında “Kilis” hakkında yaptığı araştırmayı “ …ilk kez Arap tarihçi Kudama Bin Cafer’in 928 dolaylarında kaleme aldığı yapıtında, Arap Devlet’nin Doğu Roma İmparatorluğu sınırında bir kalesi olarak, ‘El Kilis’ diye anılıyor (Honigman, s.40).Kentin 985 yılında İmparator Bardas Phokas eliyle alınmasının sözünü eden diğer bir Arap tarihçi, Yahya bin Said el Antak’i, Kilis adını ‘Killia’ diye vermiştir (Honigman, s.103.3). Bu adın kökenini, öz biçimini, anlamını saptayamadım.” sözleriyle açıklar.
Padişah Kanuni Sultan SÜLEYMAN döneminde CANBOLAT BEY’e ocaklık verilen Kilis, yaklaşık 1500 kişinin yaşadığı, altı mahalle (Kana, Kıbeliye ,Çukurfasl, Hacıgökçe / Meşhedler, Kızılca, Sübbad) ve 314 haneden oluşan “nefs” statüsünde bir yerleşim birimiydi.
1519 tarihli Tahrir Defteri kayıtlarına göre Halep eyaletinin merkez sancağı olan Kilis’te altı mahalle (Kana, Kıbeliye ,Meşata / Çalcıyan ,Kızılca, Sübbad) 576 hane bulunmaktaydı. 49 Hıristiyan olmak üzere 3500 kişinin yaşadığı bu kasabada (nefs) altı ayrı yerde “Cuma (Cuma Namazı)” kılınırdı.
Ayn ALİ EFENDİ Kavanin-i Al-i Osman adlı çalışmasında Kilis’in, XVII.Yüzyılda Halep eyaletine bağlı livalardan birinin merkezi olduğunu; Katip ÇELEBİ de Cihannüma adlı yapıtında bu görüşe katıldığını ve yörenin “valide sultanlara has” olarak verildiği belirtir.
Kilis’i uzun uzun anlatan Evliya ÇELEBİ Seyahatnamesi’nde kentin harap durumundaki kalesinden; sekiz kapılı Bu kapıların adları: Büyük tedribe, küçük tedribe ,ayn tedribesi, akharan tedribesi, alçak tedribe, çulha tedribesi ,Yusuf Çelebi tedribesi) surlarından ve 30 camisinden söz ederek; burada beş mahalle bulunduğunu 4660 insan yaşadığını anlatır.
"Kilis Şehri, Halep eyaletinde sancaktır. Fakat Valide Sultan hassıdır. Yetmiş yük akçe ile iltizam olunur. Üç yüz payesi ile sadaka olunur şerif bir kazadır.Sancak Bey’ine adalet üzere seksen bin kuruş hasıl olur. Kadısına yedi bin kuruş hasıl olur. Kalesi virandır. Ama Celali ve Cum Kürtleri korkusundan şehrin dört tarafı kale gibi kerpiç duvarla çevrilmiştir. Evliya ÇELEBİ, Seyahatname”
Vitali CUİNET XIX.Yüzyılın sonlarında Kilis’in sanayi, ticaret ve kültür kenti olduğunu vurgulayarak; kentte 15.000 Türk olmak üzere 20.000 kişi yaşadığını, 47 cami, 12 mescit, 24 medrese, 3 kilise, beş hamam, 740 dükkan, 7 han, 11 fırın, 120 kumaş işliği, 15 kıraathane (kahvehane), 1 eczane ve 4100 hane bulunduğunu anlatır.

Konaklama,Otel,Yeme-İçme,Çay Bahçeleri

  • TURİZM BELGELİ TESİSLER

A –Konaklama Tesisleri

a) Arca Otel ( Üç Yıldızlı Otel)

Aşıt Mahallesi, .Zekeriya Korkmaz Bulvarı No: 1 - KİLİS

Tel : 814 08 34 Faks : 814 08 03 e-ileti: otelarca@mynet.com

Kapasite : 21 oda+ suit , 45 yatak , 150 kişilik I.Sınıf lokanta , 200
kişilik açık teras lokanta , 200
kişilik pastane (MADO), 150 kişilik
Amerikan bar salonu , 40 kişilik çok
amaçlı salon , 100 kişilik çok amaçlı
salon , sauna , jimnastik salonu

B – Seyahat Acentaları

a) Arota Seyahat Acentası (“B’den” “AG” Grubuna Geçiş Talepli)

Cumhuriyet Meydanı, Adliye Bitişiği, No: 33 - KİLİS

Tel : 813 81 09 , Faks : 814 01 21


  • BELEDİYE BELGELİ TESİSLER

A – Konaklama Tesisleri

1-Oteller

a) İstanbul Otel

Cumhuriyet Caddesi ,Tel : 813 18 17 , 813022 92 ,

otelistanbul@ttnet.tr

Kapasite : 35 oda, (20 oda banyolu) , 72 yatak

b) Paris Oteli

Cumhuriyet Caddesi, No:162 -Tel : 0.348. 813 15 00

Kapasite : 22 oda (10 banyolu) 40 yatak

2-Konuk evleri

a) Öğretmenevi

Hacı İlyas Mahallesi, Ihlamur Sokak, No:8,Tel : 813 11 78 , 813 11 30

öğretmenevi@kilisöğretmenevi.com

Kapasite :46 oda ( 5 süit, 34 banyolu, 9 banyosuz9 toplam 100 yatak.

b) Polisevi

Beş yüz Evler Yöresi, Tel : 814 14 24

Kapasite : 48 oda, tümü banyolu, toplam 8o yatak

B - Yeme İçme Tesisleri

1-Lokanta ve Kebapcılar

a) Arca Otel - I.Sınıf Lokanta

Tel: 814 08 34

b) Bayan Cafe Restaurant (Yöresel Yemek Ağırlıklıdır)

Cumhuriyet Caddesi , PTT Karşısı No :20 , Tel : 813 36 67

c) Söğütlüdere Belediye Tesisleri (Yapay Göl Kenarındadır)

Gaziantep Karayolu Üzeri, Beşinci Kilometre , Tel : 813 53 18

ç) Polisevi

Beş Yüz Evler Yöresi, Tel : 814 14 24

d) Öğretmenevi

Hacı İlyas Mahallesi, Ihlamur Sokak. No: 8,Tel : 813 11 78 , 813 30

e) Pınar Et Lokantası ,

Cumhuriyet Caddesi, Orta Blok , Tel:8138177

f ) Hacı Bey Kebap

Cumhuriyet Caddesi, No:162 , Tel: 814 12 24

g) Damak Kebab-Döner

Cumhuriyet Caddesi. No:205/A , Tel: 813 28 01

ğ ) Cemal Usta Lokantası

Cumhuriyet Caddesi , Tel : 813 12 25

h) Doğan Kahvaltı.Fast Food,Mantı,Gözleme,Köfte

Cumhuriyet Caddesi, No:146 , Tel: 814 17 66

C – Tatlıcılar(Baklavacılar) , Pastaneler, Kafeteryalar

a) Mado Pastanesi - Arca Otel

Aşıt Mahallesi, Zekeriya Korkmaz Bulvarı, No:1 -

Tel : 814 08 34 , Faks : 814 08 03 , e-ileti: otelarca mynet.com

b) Bekanlar Pastane

Cumhuriyet Caddesi, No:114/B , Tel : 813 56 03

c) Sezer Pastanesi

Cumhuriyet Caddesi, No:195, Tel : 813 22 70

d) Sinbad Pastanesi

Cumhuriyet Caddesi, No:213/4, Tel : 813 49 72

e) Baklavacı Tolular

Cumhuriyet Caddesi, No:15, Tel : 813 43 63

f) Ünlü Altınöz Baklavaları

Cumhuriyet Caddesi, No:177, Tel : 813 48 78

g) Baklavacı Hacıoğlu

Cumhuriyet Caddesi, No:6 , Tel : 813 12 51

ğ) Baklavacı Aliler

Cumhuriyet Caddesi, No: 17, Tel : 813 23 27

ı) Sultanoğlu Baklava

Cumhuriyet Caddesi, Yıldız Pasajı Alt Kat, Tel: 813 12 02

i) Şölen Tatlı Salonu

Şehitler Abidesi Caddesi, .No: 27/D, Tel: 8143171

k) Baklavacı Soydinç

Şehitler Abidesi Caddesi, No: 65, Tel: 8143650

l) Başak Cafe Fast Food

Cumhuriyet .Caddesi, Tel : 8135231

m) Lapaz Şark Cafe

Cumhuriyet Caddesi, Orta Blok, Tel : 0 544 679 50 79

ÇAY BAHÇELERİ

a) Ayşecik Çay Bahçesi

Cumhuriyet Caddesi, No:113, Tel : 813 93 55

b) Emirgan Çay Bahçesi

Cumhuriyet Caddesi, No:191, Tel : 813 10 02

c) Söğütlüdere Tesisler

Kilis – Gaziantep Karayolu üzeri, Tel : 813 53 18

ç) Çavuş Çay Bahçesi

Cumhuriyet Caddesi.

III - KASAPLAR

* Kilis’te kasaplar sipariş
üzerine “Kilis Tava”, “Lahmacun”, “Oruk Kebabı”,”Arap
Tava”,”Patlıcan Kebabı”,”Ezme” gibi
yöresel yemekleri hazırlayıp,
pişirterek istediğiniz yere
getirirler.

a) Azim Et Pazarı

Topaoğlu Sokak , Tel: 814 51 00

b) Aile Kasabı

A.İbrahim Kararoğlanoğlu Mahallesi, Mahmut Sokak,

Beşevler, No: 28/A, Tel 814664

c) Kasap Nuri Usta

Şıh Abdullah Mahallesi, Dereboyu Sokak. Tel: 822 34 69

ç) Kasap Muzaffer

Yedi Aralık Mahallesi, Nemika Caddesi, Tel: 813 37 99

d) Kasap İzzet Canözer

Cumhuriyet Caddesi, P.T.T. Karşısı, Tel:814 16 22

e) Uğur Kasabı

Keçik Caddesi, Kemaliye İlköğretim Okulu Arkası, Tel : 813 77 43

IV- FIRINLAR

* Odun ateşiyle ısınan kara
fırınlarda “Tırnak
Pidesi” , “Kübban”, “Şapata (bir tür
lavaş)” adları altında pişirilen
ekmekler kilogramla (1 kg ekmek = 1
YTL) satılmaktadır.

Bu fırınlara manavdan aldığınız
patlıcan, domates ve biberleri vererek
pişirtip; kabuklarını soyduktan sonra, tuzlayıp, üzerine doğal Kilis

zeytinyağı gezdirerek bu ekmeklerle karnınızı doyurabilirsiniz.

Bu yöresel ağız tadının genel adı “söyülme.söğülme” olup; yerli
patlıcanla (bahça balcanı) yapılanına
da, “ balcan söğülmesi“ denir.

a) Nizamoğlu Fırını

Altın Üzüm Mahallesi, Nemika Caddesi, No:39/3, Tel: 814 25 36

b) Arsu Pide Fırını

Nemika Caddesi, No: 5, Tel : 813 60 57

c) Tandırcıoğlu Pide Fırını

Murtaza Caddesi, Hacı Alluş Sokak, No: 6, Tel: 813 57 87

ç) Şafak Pide Fırını

Çalık Camisi Arkası, Tel : 814 82 04

d) Eroğlu Pide Fırını

Odun Pazarı Yöresi,Tel . 822 19 68

V - ZEYTİNYAĞI ÜRETİM ve TİCARETİ YAPANLAR

a) Mazlum Ticaret

Nemika Caddesi, No:79, Tel : 814 25 41

b) Karbeyaz Zeytinyağı Ticareti

İsmet Paşa Caddesi, .Beyazıt Sokak, No: 42, Tel : 814 98 20

c) Kartal Ticaret

Nemika Caddesi, No:/9/B, Tel : 813 31 09

ç) Mercimek Mehmet

Topaloğlu Sokak, No:5, Tel: 813 17 76

c)Nuri Demir

Beşenli Köyü Tel: 728 54 24

e) Abidin Güneş-Abidin Çelebi

Ali Metin Dirimtekin Caddesi, No:3, Tel : 814 12 96

VI - SABUN ÜRETİM TESİSLERİ

a) Tekün Sabun Fabrikası

Vaiz Mahallesi, İpşirpaşa Caddesi, No:1, Tel : 813 51 76

VII - PEKMEZCİLER

Kilis’te “Yaş Pekmez” , “Sıcak Pekmez” ve “Gün Pekmezi” olmak üzere üç tür
pekmez üretilir. Hepsinin ayrı tadı ve

aroması vardır; ama “ Gün Pekmezi”

Kilisle özdeşleşmştir.

a) Yunus Pekmez

Hayrettin Çolakoğlu Sanayi Bölgesi, Meram Sokak, No: 12, Tel : 814 07 93

b) Meltem Pekmez

Arasta Çarşısı, No: 71, Tel: 813 36 61

VIII - BAHARATÇILAR

a) Şekeroğlu Baharatçılık

Cumhuriyet Caddesi, Şeyh Camisi Sokak, No: 1/B, Tel : 834 10 80

b) Aslı Baharatçılık

Cumhuriyet Caddesi, No: 151, Tel : 813 59 69

c) Azim Kuruyemiş

Cumhuriyet Caddesi, No: 16, Tel : 813 59 65

IX - EL SANATLARI İLE UĞRAŞANLAR

1 - Yorgancılar

a) Altıniğne Yorganları

Şörhabil Caddesi, No:29, Tel : 813 57 51

b) Arzum Yorgancısı

Tekke Sokak, .No: 75 Tel : 813 86 58

c) Ankara Yorgancısı

İstanbul Oteli Yanı, No: 6, Tel : 813 33 25

ç) Buket Yorganlar

Akcurun Caddesi, No:1/2, Tel :813 45 20

d) Çağdaş Yorgan,

Baytazzade İş Hanı, No:29, Tel : 814 45 43

e) Dikenel Yorganları

Beyrut Çarşısı, No:313, Tel : 813 40 85

g) Halep Yorgancısı

Belediye Sitesi, No:49, Tel : 813 44 88

ğ) Huzur Yorganları

Gürbüz Pasajı, No:203, Tel : 814 01 67

h) İstanbul Yorgancısı

Renk Pasajı, No:9, Tel : 813 33 33

l) Klas Yorgan

Renk Pasajı, Tel : 814 07 62

j) Örnek Yorgan

Murat Pasajı, No:3, Tel : 814 31 67

k) Öz Altın İğne Yorganları

Ankara Pasajı, No:5, Tel : 813 52

l) Özlem Yorganlar

Cumhuriyet Caddesi, No:19, Tel : 813 52 94

m) Öztürk Yorganları

Hattat Hoca Sokak, No:52, Tel : 813 11

n) Prenses Yorganları

Debboy Sokak, No:18/B, Tel : 813 42 92

r) Yıldız Yorganları

Cumhuriyet Caddesi, No:16, Tel : 814 27 21

s) Yorgan Kooperatifi (Yor-Koop)

Cumhuriyet Caddesi, No:1, Tel : 813 54 24

ş) Zümrüt Yorganları

Murat Pasajı, No:24, Te l: 822 27 78

Nergiz Yorganları

Gürbüz Pasajı, Tel : 814 50 20

Damla Yorgan

Cumhuriyet Caddesi, Hacı Derviş Sokak, No:28/A, Tel : 813 69 43

Gül Yorganları

Hakverdi Mahallesi, Ihlamur Sokak, No:17/B, Tel : 814 32 93

2- Yemenici

a) Uslu Yemenici (Yemenici Mehmet Usta)cı

Şıh Ahmet Sokak, Özbek Camisi Karşısı, Tel : 814 62 31

4 – El ve Makine Nakışı İşleri

a) Çok Amaçlı Toplum Merkezi (ÇATOM)

İslam Bey Mahallesi, Cankurtaran Sokak, No:20, 814 49 97

b) Halk Eğitim Müdürlüğü

Tel . 813 61 35, Faks : 813 34 52

X - ÇEYİZLİK EŞYA SATANLAR

a) Murat Çeyiz

Cumhuriyet Caddesi, Şeyh Camisi Sokak, No: 10, Tel: 814 16 71

b) Nar Çeyiz

Odun Pazarı Caddesi, No: 33, Tel: 814 60 44

3 – Bakırcı - Kalaycı

a) Rıfat Sarıtahmisoğulları ve Necmettin Balta

Cumhuriyet Caddesi,. Osmanbey Pasajı, No:22, Tel : 813 31 47

c) Huzur Çeyiz

Cumhuriyet Caddesi, Osmanbey Pasajı, No: 74, Tel : 813 89 34

ç) Nur Çeyiz

Hattat Hoca Sokak, No:40/B, Tel : 814 22 86

X- HEDİYELİK EŞYA SATANLAR

a) Edem Hediyelik Eşya ve Çeyizlik Sandık Mağazası

Dolap Pazarı Caddesi, No:24, Tel : 813 86 85

b) Antik Bakırcı

Canbolad Paşa Mahallesi, Tekye Caddesi, No: 11, Tel : 813 77 29

XI – KUYUMCULAR

Kilis’te toplan otuz iki adet kuyumcu
ve on iki adet altın işleyen atölye
(işlik) vardır. Kuyumcuların önemli
bir kısmı Kadı Camisi’nin arkasındaki
Kuyumcular Çarşısı’ndadır.

XII – TÜRK HAMAMI, FİN HAMAMI, SAUNA, JAKUZİ

a) Çayırağası Kadirbeyoğlu Tesisleri

D. Güreş Paşa Caddesi, Sefter Necioğlu Bulvarı, No:150, Tel : 822 30 50

XIII – YÜZME HAVUZU

Nadirler Düğün Salonu Tel: 8131577-3541

Gaziantep-Kilis Karayolu üzeri

XIV – ALIŞVERİŞ OLANAKLARI

Geçmişte alışveriş turizmi anlamında
öne çıkan Kilis’te, bu tecimsel
yaşamın mekanı Sarıkaya, Kıbrıs, Amerikan, Kardeşler, Çin, Beyrut,
Renk, Fazlıağaoğlu,, Savaşçıoğlu, Biroğlu, Baytazzade ve Büyük Pasaj
adlı kapalı çarşılardı.



  • NOT:ALAN KODU 0348'DİR

6 Ocak 2010 Çarşamba

Mozaikli Bazilika

Mozaikli Bazilika

Oylum Höyük'ün yaklaşık 200 metre batısında bulunan bu kalıntı VI. Yüzyıl'a tarihlenen Erken Hıristiyanlık Dönemi'ne ait bir bazilikadır.

Uzun dikdörtgen planlı olduğu anlaşılan bu yapıda yöresel taş (siyah renkli bazalt taş ile kireç taşı) kullanılmıştır. Batı yönünden girişi olan bazilikanın iç mekanı iki sıra sütunla üç nefe ayrılmıştır.

Kazı sonucunda iki tane yazıt, çok miktarda Roma ve Ortaçağ dönemlerine ait sikke ve sütun kaidelerine ait kalıntılar bulunmasına karşın, bu sütunlara ait sütun başlıkları (11 Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün bahçesindeki sütun başlığının buradan getirildiği söylenmektedir.) bulunamamıştır.

Kırmızı, kahverengi, beyaz, gri, kavuniçi, siyah renkli taşlarla bitki (yaprak), malta haçı ve çeşitli geometrik (kesişen daire, baklava dilimi, kare ve zikzak) desenlerle kompoze edilen bu döşeme mozaiği, Erken Bizans Sanatı Dönemi'nin özelliklerini yansıtmakta olup, yaklaşık 800 metrekarelik bir alanı kaplar.

Bu alan için Kazı Heyeti Başkanı Sayın Prof Dr. Engin Özgen tarafından hazırlanan "Oylum Höyük Mozaikli Bazilika Restorasyonu ve Açık Hava Müzesi" adlı proje önerisi müdürlüğümüzün 20 Mart 2006 tarih ve 239 sayılı yazılarıyla bakanlığımıza sunulmuştur.

Höyükler

Höyükler


İl sınırları içersinde; Çatal Höyük (Elbeyli İlçesi Güvendik Köy), Kulsurun Höyük (Elbeyli İlçesi Geçerli Köyü), Leylit Höyük (Kilis merkez, Öncüpınar karayolu üzerinde Leylit mevkii), Yavuzlu Höyük (Kilis merkez, Yavuzlu Beldesi), Sinnap Höyük /Acar Höyük (Kilis merkez, Acar Köyü), Belentepe Höyük (Musabeyli İlçesi Belentepe Köyü), Polatbey Höyük (Polateli İlçesi Polatbey Köyü), Karamelik Höyük (Kilis merkez, Karamelik Köyü), Murat Höyük (Musabeyli İlçesi Murat Höyük Köyü), Taşlıbakar Höyük (Elbeyli İlçesi Taşlıbakar Köyü), Sinnap Höyük / Çörten Höyük (Kilis merkez Çörten Köyü), Akpınar Höyük (Kilis merkez Demirciler Mahallesi İçeri Bahçe Akpınar Mevkii), İnanlı Höyük (Kilis merkez İnanlı Köyü), Çamurlu Höyük (Elbeyli İlçesi), Tileyli Höyük (Elbeyli İlçesi Taşlıbakar köyü), Kızıl Höyük (Elbeyli İlçesi Yağızlı Köyü), Kumludere Höyük: (Kilis ,Merkez) adlı höyükler bulunmakta ve bunların bulunduğu yöreler de Birinci Derece Arkolojik SİT Alanıdır.
Oylum Höyük

Tarihsel süreç içersinde pek çok kavme (Babil, Hurri, Mitanni, Arami, Asur, Pers, Makedon, Roma, Bizans, Selçuk, Memluk,Osmanlı) ev sahipliği yapan Kilis ve yöresi, Bereketli Hilal (Verimli Hilal, Fertile Crescent) adı verilen bölgenin kuzeybatı kesiminde olup; Anadolu’yu ÖnAsya’ya bağlayan tarihsel karayolları üzerindedir.
Arkeobotanik araştırmalara göre buğday, arpa, zeytin, üzüm gibi yeme-içme kültürüyle ilgili tarımsal ürünlerin kültüre edildiği topraklar olan “Verimli Hilal Bölgesi” aynı zamanda neolilitik, kalkolitik kültür katmanlarının (Tell Halaf / Tel Halaf / Tel - el Obeyd) da, yayılım alanı içersindedir.
Bu ekinsel kalıttan günümüze kadar ulaşanların başında geçmişin yerleşim birimi olan “höyükler” gelmektedir.
Küçücük Kilis coğrafyasında (10.521 km2) da taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen ve her biri “arkeolojik sit” olan toplam on sekiz adet höyük vardır. Arkeolojik araştırma sonuçlarına göre, bunların içinde en önemlisi Geç Kalkolitik Dönem’den (M.Ö:3500-3000) bu yana sürekli iskan yaşayan Oylum Höyük’tür.
Oylum Höyük biri 22, metre diğeri 37 metre olmak üzere iki farklı yüksekliği; 460 metre uzunluğu ve 370 metre genişliği ile Anadolu’nun en büyük höyüklerindendir
Oylum Höyük’te 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin ÖZGEN’in başkanlığında başlayan kazı çalışmaları, Cumhuriyet Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Atilla ENGİN, Yard. Doç. Dr. Erdal ESER, Yard. Doç. Dr. Meryem Acara ESER’in danışmanlığında her yıl kesintisiz olarak sürmektedir. Kazı sonucu ele geçen buluntular Kilis’te müze olmadığı için Gaziantep Müzesi’nde sergilenmektedir.

Türbeler

Türbeler

Hıristiyan Bizans ile Müslüman Arap Devletleri arasında kalan yöre toprakları, din amaçlı pek çok kanlı çatışmaya mekan olmuştur. Kilis ve yöresindeki türbelerin çoğu, bu kutsal amaç uğrunda şehit olmuş din ulularına aittir. Kilis'te meşhedlik (şehitlik) adı verilen mahalle, bu yörelerden biri olup, geçmiş yıllarda buradan geçen Kilisliler, ölenlere saygı gereği ayakkabılarını çıkarırlarmış.



  • Şeyh Mansur Türbesi
Bu türbe, Kilis'in 3 km güneyinde bağ ve bahçelerin içerisindedir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde: "Şehrin kıblesinde aydınlık bir kubbe içinde Şeyh Mehmet Simati isminde Hz. Peygamber'in çeşnigir başının yattığını, Hz. Peygamber'in sofrasını / simatını döşediği için kendisine 'simati (sofra, yemek masası, sofraya gelen yemekler, ziyafet)' denildiğini, her zaman tekkesine gelen fakirlerin ağırlandıklarını, Hz. Peygamberin ashabından olup, Hz. Ebu Bekir'in halifeliği zamanında şehit olduğunu ve bu türbenin yanında da küçük kubbeli bir yapının da Şeyh İzzeddin ve Şeyh Yusuf a ait olduğunu" belirtir.

Hz. Peygamber'in çeşnigir başı olan bu zatın, Hz. Peygamberin yanından gelen sahabelere hizmet ettiği ve gelen fakir insanlara da sofra açarak onların karnını doyurduğu söylenmektedir.


  • Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi
Türbe, Kilis'in batısındaki tepenin (Kalleş Tepesi) güneyindeki yükselti üzerinde olup; XIV. Yüzyıl'ın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır.

Şeyh Muahammed Rittali, Şeyh Muhammed Arabi adlarıyla da bilinen türbenin ait olduğu yapı kare planlı, dört kemerli ve üstü sivri kubbelidir. Doğu ve batı yönünde bir, güney yönünde iki penceresi vardır, içeride, üstü yeşil bir örtü ile örtülmüş tahta bir sanduka bulunur. Sandukanın üstünde kimliğini belirtecek herhangi bir kitabe yoktur. Ancak Evliya Çelebi'nin: "Şehrin batısında bir büyük tekke vardır. Burada Sahabe-i kiramdan Şeyh Muhammed Arab-i ve Rıttal-i diye meşhur bir zat yatar." şeklindeki açıklamasından bu türbedeki sandukanın Şeyh Muhammed Arabi ve Rıttal diye ünlü bir sahabeye ait olduğu anlaşılmaktadır.

Savaşta ve barışta hurma dağıtıcılığı görevinde bulunan bu zatın, Hz. Ömer'in halifeliği zamanında Ebu Ubeyde Bin Cerrah komutasındaki islam ordusu ile bu bölgeye geldiği ve 639 yılında burada şehit düştüğü bilinmektedir.



  • Şem'un Nebi Türbesi (Küt Küt Dede Türbesi)
Nureddin Mahallesi'nde Hasırcı Sokağı ile Medrese Sokağı arasında küçük kubbeli kagir bir yapıdır. Düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Doğu yönünde girişi olan yapının giriş kapısı ve pencerelerinde düz atkılar kullanılmıştır. Soldaki pencerenin atkısı üzerinde taştan yapılmış bir rozet ve üçgen biçimindeki alınlığında da, kabartma bitki motifi vardır. Dikdörtgen planı olan türbe mescit ve sanduka olmak iki bölümden oluşmuştur. Mescit bölümündeki mihrabı oluşturan nişin iki yanında bitki motifleri ve hattat Mehmet adlı kişinin yazdığı Allah'ın ve melekleri adları ile bazı ayet ve hadisler yazılıdır.
Sanduka bölümündeki zatların kime ait olduğu bilinmemektedir. Hurufat Defteri kayıtlarına göre XVIII. Yüzyıl'da yapılan türbenin, kapısındaki yazıtta, 1885 yılında onarım gördüğü belirtilmektedir.

Kuranı Kerim'de ŞEM'un adında bir peygamber olmadığı gibi, burada yatan kişinin kimliği hakkında da farklı görüşler (bir görüşü göre Hz. Yakup'un oğlu havari Petros ile Yuda'nın diğer adı, bir başka görüşe göre de, Hz. Muhammed'in ashabından biri) vardır. Yöredeki yaygın inanca göre bu türbe, Hz. Peygamber'imizin ashabından (eshab) olan ve 83 yıl at üzerinde savaşan Şem'una aittir.





Mevlevihane

  • Kilis Tekke Mevlevihanesi (Tekye Mevlevihaesi)
http://www.e-sehir.com/sehirler/ilresim/79-003.jpg
 
Tekke Mahallesi, Cumhuriyet Alanı’nda olan bu yapı Adliye Sarayı (eski Hükümet Konağı) ile karşı karşıya olup; ülkemizde (XIX.Yüzyılda ülkemiz topraklarında “90” tane Mevlevihane vardı) ayakta kalabilen “32” Mevlevihane’den biridir.

Evliya Çelebi’nin “Asitane-i Hazret-i Mevlana” sözüyle belirttiği “Mevlevihane” şeyh ve derviş yetiştiren büyük bir tekkedir.

Günümüze sadece mescit ve semahanesi kalan Mevlihane’nin, Hurufat Defterleri’ndeki adı “Kilis Mevlevihane Mescididir.”

Düzgün, beyaz, sarı / sarımtrak renkli kesme taşlardan yapıldığı için yöre halkı arasında “Ak Tekke / Ak Tekye” olarak bilinir.

Kare planlı olan yapı, “L” biçimli dört ayağın üzerine oturan bir merkezi kubbe ile köşelerdeki köşe kubbelerinden oluşmuştur. Dört yığma ayağa binen merkezi kubbenin ayak tablaları mukarnaslıdır. Onikigen bir kasnağa oturan bu kubbe, dışarıdan payandalarla desteklenmekte olup, kurşun kaplıdır.

Semahanenin doğu ve batı cepheleri diğer cephelere göre daha farklıdır. Örneğin batı cephesinde kapı, kapı üstünde bir tane yuvarlak pencere yanında, altlı üstlü sıralanmış toplam sekiz pencere vardır. Altları düz atkılı, üstleri sivri kemerli olan bu pencereler ile kapı, yüzeysel bir niş içinde ve düz mukarnas kornişle sonlanmaktadır. Yapının güney cephesinde de aynı özellikleri taşıyan altlı üstlü sıralanmış dörder pencere; doğu cephesinde niş içinde olmayan altı pencere bulunmaktadır. Kuzey cephesi ise süssüz ve penceresizdir.

Yapıda sivri, at nalı kemerli mihrap nişi yanında doğudaki duvarda iki, kuzeydeki duvarda dört adet dolap nişi vardır.

Mukarnaslarla doldurulmuş olan mihrap nişinde çeşitli boyutlarda bitki motifleri ile süslenmiştir. Ayrıca mihrap kemerinin yan dolgularında kandil koymaya yarayan konsollar, kaval, silme, silme ile mihrap arasındaki yüzey de, bitkisel ve geometrik desenlerle süslüdür.

Günümüzde cami / mescit olarak kullanılan Mevlihane Mescidi iki yan duvarındaki nişler, üstlerindeki mukarnaslar - yapının batı ve güney tarafındaki nişlerden düz saçağa geçişte kullanılanılan mukarnaslar - ve mihrabındaki desenli kalem işçiliği, iki döneminin özelliklerini yansıtan güzelliklerdir.



Cami ve Mescitler

Cami ve Mescitler

Osmanlı Devleti kayıtlarına göre Kilis’te “55” cami, “10” mescit bulunmakta. Ama bunlardan “11” cami, “2” mescit günümüze ulaşabilmiş; “13” cami sonradan yapılan onarımlarla özgünlüğünü yitirmiş; “31” cami de tamamen yok olmuştur.
Ulu Cami, Alacalı Cami, Akcurun Camisi ve Ali Çavuş Camisi Osmanlı Dönemi öncesi yapılardır.
Bu dönem yapılarından Ali Çavuş Camisi’nin adı kalmış; Alacalı Cami onarımlarla özelliğini yitirmiş olup; özgünlüğünü koruyarak günümüze ulaşabilen sadece Ulu Cami ile Akcurun Camisi’nin minaresidir.
Diğer cami ve mescitler Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi yapılarıdır.

 Osmanlı Öncesi Camiler

  • Ulu Cami (Cami-i Kebir)
Kilis’in en eski mahallelerinden Hacı Gümüş Mahallesi (Hurufat Defteri’ndeki kayıtlarda Sibat Mahallesi) Ulu Cami Sokak, No:41 adresinde bulunan bu cami Kilis’in en eski ve en büyük camisidir.
Kıbleye parelel olarak uzanan dikdörtgen planlı ve mihrap önü kubbeli olan bir camidir. Kubbesinin doğu ve batı bölümleri çapraz tonozlarla örtülüdür. Son cemaat yeri olmayan caminin mihrap önü kubbesi, “7.30 m” çapında olup; iki sahın boyunca uzanmaktadır. Dört tane gömme ayağa oturan kubbe tuğladan yapılmış ve dışı saçla kaplanmıştır. İçi yuvarlak dışı onikigen olan kubbe kasnağında, kemerli on iki pencere bulunmaktadır.
Harimin orta eksenine yerleştirilen mihrap sivri kemerlidir. Nişindeki mukarnaslar ile ahşap malzemeden yapılmış minber, yapılmıştır.
Caminin harimi kuzeydeki avluya açılmakta olup, avlunun doğusunda ve batısında medrese hücreleri bulunmaktadır.
Avluya, kuzeydoğudaki portaldan ve batıdaki kapıdan girilmektedir. Basık kemerli kapı açıklığından çapraz tonozla örtülü ara mekana geçilir. Beşik ve çapraz tonozlarla örtülü avlunun etrafındaki hücrelerle revak, düz damlıdır.
Avlunun kuzey yönünde yığma ayakların ikisinde birer mihrap nişli vardır. Sivri kemerli, üzeri çapraz tonozlarla örtülmüş revaklı alan, geçmişte (Hurufat Defteri kayıtlarındaKilis’te Cami-i Kebir, Şafiye Mescidi) “Şafiler Mescidi / Cami- Kebir Eyvanında Şafii Camii” olarak kullanılmıştır.
Kaidesi kare planlı olan minare sarı/sarımtrak ve siyah düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Kaidenin üst köşeleri pahlı olup, güney yönünde basık kemerli bir kapısı vardır.
Çokgen olan minare gövdesi sekizgen bir pabuç üzerinde yükselmektedir. Minarenin peteği ile külahı, bileziksiz gövdesi gibi yalındır. Alemi bulunmayan minare, tek şerefelidir. Şerefealtı bindirmeliklerindeki mukarnaslarla peteğin üst kısmına ajur tekniğiyle yapılmış yıldız motifleri yapının dikkat çeken süslemeleri arasındadır
Camideki göze çarpan süslemeler harime açılan portalda, portalın iki tarafındaki mihrabiyelerin üzerinde ve mihrapta toplanmıştır. Yuvarlak kemerli portalın kemer karnı ve kemerin bindiği gömme ayaklarda sekizgen; alt kemerde kare, dikdörtgen; baş kemerde de dikdörtgen geometrik şekillere yer verilmiştir. Portalın iki yanında bulunan mihrabiyeler de pahlı silmelerle çevrilmiştir.
Yaptıranı ve yapanı bilinmeyen bu camide renkli, düzgün kesme taş kullanılmış olup; 1924 yılındaki onarımını Halep’in ünlü mimarı Hacı Ahmet Azizi gerçekleştirmiştir.

  • Akcurun Camisi
Hacı İlyas Mahallesi’nde (eski kayıtlarda Kızılca Mahallesi) kendi adıyla bilinen çarşıdadır.
Kilis ağzında “curun” sözcüğü “yalak,havuz” anlamını taşıdığından, caminin içindeki kuyunun havuzu nedeniyle bu adı (curun,ak taştan yapılmış havuz) vermişlerdir. Geniş bir avlusu bulunan caminin çevresi medrese hücreleri ile çevrilidir.
Akcurun Camisi dikdörtgen planlı olup; iki sahınlı son cemaat yeri ile tek sahınlı harimden oluşmuştur. Son cemaat yeri çapraz tonozlarla örtülmüş; tonozlar da; beş yığma, beş gömme ayaklarla harimin kuzey tarafındaki konsola oturtulmuştur.
Son cemaat yerinden harime basık kemerli bir bir kapıdan girilir. Kapının iki yanında dikdörtgen biçiminde düz atkılı üç tane pencere vardır.
Süssüz bir niş olan mihrab oldukça sadedir. İki yanında dikdörtgen biçimde düz atkılı iki, üstünde de, sivri kemerli muhdes büyük bir pencere vardır.
Mihrabın sağ tarafında mermerden yapılmış minber de mihrap gibi yalın ve süssüzdür.
Avlunun kuzeybatı yönünde olan minarenin dikdörtgen bir kaidesi olup; kaidenin üst köşeleri pahlıdır. Sekizgen olan pabuçla minarenin gövdesi arasında iki tane sekizgen silme vardır. Gövdesinde bir tane kuşak bulunan minarenin şerefe altı mukarnaslarla doldurulmuştur.



  • Alacacı Camisi (Katran Camisi)
1460 yılında Hacı Yusuf Ramazanoğlu Emir Nasreddin yaptırılan bu cami İnaplıkütah Mahallesi’nde ( Hurufat Defterlerindeki kayıtta Kızılca Mahallesi İplik Pazarı ) olup,diğer adı da Küçük Cami’dir.
Yöre halkının “Katrancı Camisi” adıyla andığı bu yapı gördüğü onarımlarla özgünlüğünü yitirmiş yerine 1962 yılında bugünkü cami yapılmıştır.

Osmanlı Döneminde Yapılan Camiler




  • Tekke (Tekye) Camisi
Cumuriyet Alanı yakınında olup adını verdiği Tekke Mahallesindedir. Bazı kaynaklarda “Canbolai Camisi, Canboladiyye Camisi, Canboladoğlu Camisi” adlarıyla geçen cami “Canbolad Paşa Külliyesi’nin” merkez yapısıdır.
Evliya Çelebi’nin “Canboladoğlu’nun padişahane (padişaha yakışacak) camii” sözüyle betimlediği bu caminin, vakfiyesindeki (vakıf senedi) adı, “Tekke Camisi’dir.”
Canbolad Bey Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin hayranlarındandı; onun adına yaptırdığı tekkenin önüne bu camiyi yaptırdı ve “Tekye Camisi” adını verdi.
Bu cami taşıdığı teknik özellikler yanında, görünüm itibarıyla da yöresindeki benzeri yapılardan farklı olup; yerel teknik uygulamaların dışında Osmanlı sanatıyla entegre olmuş nitelikler taşımaktadır.
Görünüm mimarisi bakımından Kilis’in en önemli camisi olan bu yapı kuzey yönü ve buradaki cümle kapısı, kapının doğusundaki ve batısındaki pencereler, pencere alınlıklarındaki çiniler, çörtenler ve çörtenlerin altındaki rozetler, ustalıkla sanatı birleştiren uygulamalardır.
Yapının diğer üç cephesinde altlı üstlü pencereler (üstteki pencereler vitraylı) yer almaktadır. Bu pencerelerin tümü düz atkılı ve dikdörtgen olup, pervazları siyah, sarı renkli mermerdir.
Yöresi medrese hücreleri ile çevrili olan caminin, geniş bir avlusu ve görkemli bir giriş kapısı vardır. Zemini beyaz taşlarla döşenmiş olan avlunun sağında çift bilezikli bir kuyu ve önünde taştan yapılmış bir abdesthane bulunmaktadır.
Harimi örten tek büyük bir kubbe, beş kemerli son cemaat yeri ve kare planı yapının temel özelliklini oluşturur.
Çokgen kasnaklı olan kubbe, “14.40 metrelik çapıyla Kilis’in en büyük kubbesidir. Son cemaat yeri ile harimin tüm alanı kubbelerle örtülmüştür. Büyük kubbe görkemli görünümü ve diğer kubbelerle ahenkli uyumuyla dikkatleri üzerine çekmektedir.
Tekke Camisi’nin akıldan çıkmayacak bölümleri mihrabı ve minberi olup; ustalık kadar (taş işçiliği ) kullanılan taşlar ve renkler de belleklerde iz bırakacak kadar güzeldir.
Mihrabın taşlarının özenli ve düzenli işlenmesi, kimi meraklılara göre caminin yapım tarihinin - hangi tarihte yapıldığının – ipucunu verir.verir.
Dokuz taş basamakla çıkılan minberde de, yapı ve renk bakımından değişik taşlar kullanılmıştır. Evliya Çelebi’nin de hayranlıkla betimlediği bu yapı döneminin en güzel örneklerinden biridir.
Yarım daire biçimindeki mihrabı, Kilis’te özgünlüğü koruyan iki mihraptan biridir. Renkli mermer kullanılarak yapılan süslemeleri, birbirine geçen motifleriyle Zengi ve Memlük sanatı izlerini taşır.
1553 yılında yapılan minberin tümü renkli mermer, özgündür. Harimdeki ilgi çeken objelerin başında gelen minber, mermer işçiliği yanında bitkisel ve geometrik örgeleriyle ünlüdür.
Harimin kuzey yönünde ağaçtan yapılmış mahfiller de özgün olup, balkon biçimindedir.
Minare caminin kuzeybatı köşesinde, son cemaat yerinin hemen yanındadır. Siyah ve beyaz kesme taşlardan yapılan kaidenin köşeleri mukarnaslı, gövdesi de üç bileziklidir. Silindirik bir görünümü olan gövde yuvarlak olmayıp çokgendir. Kilis’in en yüksek minaresi olan bu yapının şerefe altı derin hücreli mukarnaslarla doldurulmuştur. Külahı da taş olan minarenin, mazgal biçiminde beş adet penceresi vardır.



  • Hacı Derviş Camisi
Büyükkütah Mahallesi Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan bu camiyi Abdullah oğlu Hacı Mustafa yaptırmıştır.
Kıbleye paralel uzanan bir harimi ve son cemaat yeri gibi bölümleri olan cami dikdörtgen planlıdır.Üç kemerli son cemaat yeri çapraz tonozlarla örtülmüştür. Kemerler ile çapraz tonozlar ortada ve yanlarda bulunan ayaklara binmektedir.
Mihrabı ve minberi hakkında bilgi yoktur. Harimin batı yönünde olan minarenin kaidesi kare planlı, köşeleri pahlıdır. Günümüze kaidesi ile gövdesinin bir kısmı kalmıştır.
Harimi üçer eyvanla genişletilmiş cami, çapraz tonozlarıyla örtülü kıbleye uzanan tek sahınlı harimiyle özgün bir örnektir.


Kadı Camisi

Büyükkütah Mahallesi Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan camiyi Hurufat Defterlerindeki kayıtlara göre “Karakadı” adlı bir kişi yaptırmıştır.
Aslında kare planlı cami sonradan (1822, 1878, 1889, 1900, 1938, 1995) gerçekleştirilen onarımlarla genişletilmiştir.
Son cemaat yerindeki kemerler yapının kuzey köşelerindeki birer gömme ayakla, ortadaki yedi tane dikdörtgen yığma ayağa binmektedir. Son cemaat yerini örten çapraz tonozlar kuzeyde ayakların tablalarına, güneyde de konsollara binmektedir.
Tonozların bindiği ayaklarla harim, iki sahına bölünmüş ve sonradan yapılan müdahalelerle doğu batı yönünde büyültülerek, genişletilmiştir. Harimin doğusunda ve batısında oluşturulan bu yeni bölüm günümüzde mahfil olarak kullanılmaktadır.
Biri harimin güney tarafındaki duvarda, diğeri batısına eklenen bölümde - harimin güneybatısında - yer alan iki tane mihrap vardır. Sivri kemerli ve oldukça derin bir nişten oluşan ilk mihrabın her iki yanında mukarnaslı başlıkları olan sütunceler bulunmaktadır. Yuvarlak kemerli bir nişten oluşan ikinci mihrabın da iki yanında alt ve üstleri motifli köşe sütuncukları vardır. Nişi iki sıra mukarnaslı olan bu mihrabın mukarnasları altında bitkisel ve geometrik motflere yer verilmiştir.
Caminin oldukça basit olan minberi sonradan yapılmış olup, hareketlidir.
Yapını dört cephesinde de yağmur sularını tahliye eden üçü süslü diğerleri yalın olmak üzere toplam “18” tane “çörten” vardır.
Avlunun kuzeydoğusunda olan minare düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Kaidesi kare planlı ve üst kısmı pahlıdır. Uzun ve silindirik bir gövdesi olan minarenin peteği yuvarlak, korkulukları yalın, şerefe altı mukarnaslarla doldurulmuştur.




  • Muallak Camisi (Hasan Bey Camisi)
Meşheddlik Mahallesi Odun Pazarı Caddesi’nde bulunan camiyi, Hurufat Defteri kayıtlarında camiyi, Tanrıverdi Hasan Bey (Hasan Bey, Şamlı olan Hasan Bey Kilis’te muhassıl olarak görev yapmış ve Canbold ailesinin kahyası olarak bilinir) yaptırdığı için “Hasan Bey Camisi olarak geçmektedir.
Beşik örtüsü kemerlerin üstünde yükseldiğinden yöre halkınca “muallak” yani “havada boşta duran, bir yere dayanmadan duran” adı verilmiştir.
İki katlı olan caminin alt katında dükkanlar ve eşya, mal saklanacak yer (mahzen ,depo) üst kata da ibadethane yer almaktadır.
Yapının doğusunda yer alan küçük bahçede kuyu, hücre, abdesthane muslukları ve hela bulunmaktadır. Harim ikinci katta olup; biri kuzeydoğuda diğeri batıda iki kapılıdır Kuzeydoğudaki kapı yalındır, batıdaki kapı minarenin kaidesinin altında olup, yüksek ve sivri kemeriyle portal gibidir.
Son cemaat yeri olmayan Muallak Camisi’nin harimine basık kemerli bir kapıdan girilir. Kapının üzerinde ve iki tarafında dikdörtgen biçiminde düz atkılı iki pencere vardır.
Kıbleye paralel uzanan harim tek sahınlıdır. Mihrabın önündeki kare planlı alan küçük bir kubbeyle örtülmüş; kubbeye geçişte pandantifler kullanılmıştır. Kubbenin ağırlığı dört tarafındaki sivri kemerler üzerinden gömme ayaklara verilmiştir. Kubbeyle örtülü mihrap önü, mekanı çapraz ve beşik tonozla örtülmüştür.
Sivri kemerli bir niş olan mihrap, ince bir frizle kuşatılmış olmasına karşın oldukça sadedir. İki yanında kandil askılığı için konulmuş konsollar vardır. Mihrabın üstünde vazo biçiminde bir kabartma ve yukarısında da öküz gözü pencere vardır. Mihrabın sol yanında olan minber, sonradan yapılmıştır.
Minaresinin kaidesi kare planlı ve köşeleri pahlı ve pabucu sekizgendir. Onikigen olan
gövdesinde tek bilezik, tek şerefe vardır. Şerefe altı mukarnaslı olup külahı taştan yapılmıştır.
Caminin dikkate değer süslemesi batı yüzündeki yüksek ve sivri kemerli portalıdır. Kapının sivri alınlığı yüzeysel dişlerle çevrilmiştir. Harime açılan kapının söve ve kemerlerinde kullanılan renkli taşlar caminin görünümü etkileyen temel süsleme öğeleridir.

  • Hindioğlu Camisi
İ.Hakkı KONYALI’ya göre Kilis voyvodası Kör Hüseyin Ağa tarafından 1664 yılında yaptırılan bu cami, Hindioğlu Mahallesi Dedeağa Sokak’tadır.
Biri doğu yönünden diğeri batı yönünden olmak üzere iki girişli bir avlusu vardır. Doğudaki giriş kapısı sivri kemerlidir. Avluya girişi sağlayan yol ( kemerin arkasındaki beşik tonozlu bir dehliz) aynı zamanda cami minaresinin kaidesidir.
Avlusunun doğu ve kuzey tarafında medrese hücreleri bulunan cami son cemaat yeri ile birlikte dikdörtgen planlıdır.
Son cemaat yeri üç kemerli olup; kemerler ortada iki sütuna, yanlarda gömme ayaklara binmektedir. Buranın kuzey tarafındaki köşelerde gömme ayakların güneyindeki yüzlerde yöre halkınca “Sadaka Taşı” olarak nitelenen birer tane niş vardır.
Harime, son cemaat yerinden sivri kemerli bir kapıyla geçilir. Kıbleye paralel tek sahınlı ve dikdörtgen planlı olan harim ile son cemaat yerinin üzeri ahşap örtülü, kiremitli, kırma bir çatıdır.
Caminin mihrabı hafif sivri kemerli bir niştir. Mihrap nişinin üstünde ve iki yanında birer tane konsol ile süslemesiz silmeler vardır..
Mihrabın sağında yer alan minberin taht kısmı, duvara çakılmış iki konsol üzerinde olup; sonradan yapılmış, özelliği olmayan bir unsurdur.
Kısa gövdeli ve silindirik olan minaresi, düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Şerefesi dört küçük sütun üzerine oturmuş olup; şerefe altı mukarnaslarla doldurulmuştur.
Minarenin sağında bulunan hücrenin altında “Selçuklu" tekniğinde yapılmış kubbeli bir türbenin sadece alt kısmı (cenazelik kısmı) kalmıştır. İ.Hakkı KONYALI’ya göre bu türbe Şeyh Osman ÇELEBİ adlı kişiye aittir:


  • Çalık Camisi
Aşıt Mahallesi’nde (eski adı Kızılca Mahallesi) olan bu cami Hurufat Defterlerindeki kayıtlara göre “Hacı Ali Bin Mehmet Ağa” ,”Çalık Hacı Ali” tarafından yaptırılmıştır.
Üç kapılı girişi olan avlusunda minare, medrese hücreleri, taş bilezikli kuyu ve camiyi yaptıran Hacı Ali oğlu Çalık Mehmet Ağa ile eşine ait olduğu söylenen mezarlar vardır.
Kıbleye paralel uzanan tek sahınlı, iki kubbeli bir harimi olan Çalık Camisi, altı serbest, bir gömme ayağa binen altı sivri kemerli, ahşap örtülü, dikdörtgen planlı bir yapıdır.
Son cemaat yeri üç kemer gözlü olup; bunlar serbest yığma ayaklara binmektedir. Buradan harime basık kemerli bir kapıdan girilmekte; kapının her iki yanında düz atkılı, üçgen alınlıklı, dikdörtgen biçiminde iki tane pencere vardır.
Mihrap önü kubbeli olup, kubbeye geçişler için ikişer tane büyük üçgenler kullanılmıştır.
Yüksekçe olan yuvarlak kasnaklı kubbenin ağırlığı, tonozların (beşik ve sivri kemerler) kemerleri ile gömme ayaklara bindirilmiştir.
İki mihraptan özgün olanı, son cemaat yerinin eski kanadından harime açılan kapının ekse- ninde bulunmaktadır. Günümüzde dolap olarak kullanılan bu yer, sağ ve sol üst köşelerinde birer konsol bulunan, sivri kemerli bir niştir. Harim, yapılan onarımlarla genişletilince bu özgün mihrap iptal edilmiş; her iki bölümün ortasındaki pencere kapatılarak mihrap biçiminde düzenlenmiştir.
Avlunun sağ tarafında harimin güneybatı köşesine bitişik olan minarenin kaidesi kare planlı, üst kısmı pahlıdır. Çokgen gövdesinde iki tane kuşak bulunan, minare tek şerefelidir. Şerefe altı mukarnaslıdır. Korkuluklarında ajur tekniğiyle işlenmiş yıldız biçiminde motifler vardır. Peteği silindirik, külahı konik ve taştan yapılmıştır.
Çalık Camisinin en süslü yanı, şerefe altındaki - çinileri önemli bir kısmı dökülmesine karşın - minaresi ve güneybatı yönündeki portaldır. Siyah ve sarı renkli taşların sıralı kullanılışı yanında sekizgen ve zikzaklı motifler göze batan başlıca süslemelerdir.

  • Pirlioğlu Camisi
Arslan Mahallesi Nahaslı (Nahaslı Çeşme Sokak) Sokak’ta bulunan Pirlioğlu camisi, yaşlıların anlattıklarına göre eski Kilis (Kilis geçmişte o kadar verimli ve bereketli bir yermiş ki, ‘Küçük Mısır’ denirmiş) yerleşiminin tam ortasında bulunuyormuş.
Üç ayrı yönden giriş kapısı olan avlusunda çeşme, bilezikli bir kuyu, abdesthane muslukları ve hücreler vardır.
Tam kare olmasa da kareye yakın bir planı olan caminin, üç kemer gözlü son cemaat yeri serbest ayaklara binen beşik tonozlarla örtülmüştür. Sonradan yapılan onarımlarla kemer gözleri, perde duvarlar örülerek kapatılmış; duvarların ortalarına kapı, kemer kavislerine de camekanlı pencereler yapılmıştır. Son cemaat yerinden harime geçiş basık kemerli bir kapıyla sağlanmaktadır.
Bu mekana açılan pencereler, düz atkılı ve üçgen alınlıklıdır. Yağmursuları taştan yapılmış ve özgünlüğünü yitirmemiş iki çörtenle boşaltılmaktadır.
İki sahınlı olan harim kıbleye paralel olarak enlemesine gelişmiştir. Harimin çapraz tonozları ikisi serbest, onu gömme olmak üzere toplam on iki ayağa binmektedir.
Yalın bir nişten ibaret olan mihrap, kapı ekseninde olup çevresi tahta kaplıdır. Kıble duvarına paralel olarak yerleştirilen minber sonradan yapılmıştır.
Avlunun batısında, son cemaat yerinin kuzeybatı köşesinde olan minareye avludaki hücreden geçilmektedir. Dikdörtgen planlı kaidesinin üst köşeleri pahlıdır. Tek şerefeli olan minarenin şerefe altı, profilli silmeden sonra mukarnaslarla doldurulmuştur. Yuvarlak gövdeli peteğin üzerine taştan yapılmış konik bir külahı vardır. Düzgün kesme taştan yapılan “43” basamaklı minarenin alemi yoktur.
Son cemaat yerinin orta kemerindeki kilit taşının üzerinde, kare biçiminde bir taşa işlenmiş yuvarlak kabartma motifli bir rozet ve bunun ortasındaki sekiz kollu yıldız caminin en süslü öğesidir.



  • Hasan Attar Camisi
Eski adı Kazılca Mahallesi olan Deveciler Mahallesinde bulunan bu camiyi Hurufat Defterlerine göre Attar Hasan yaptırmıştır.
Batıdan girişi olan avlusunda, sonradan yenilenen iki hücre, bir eyvan, abdest muslukları ve helalar yer almaktadır.
Özgün biçimi tek sahınlı kıbleye paralel uzanan çapraz tonozlarla örtülü küçük bir mescit olan yapıya sonradan son cemaat yeri eklenmiştir. Son cemaat yerinden harime mihrabın eksenindeki kapıdan girilmektedir. Harim kıbleye paralel iki sahından oluşmuş; ortada iki serbest, yanlarda gömme ayaklara binen çapraz tonozlarla örtülmüştür. Dokuz pencereden ışık almasına karşın tonozların bindiği ayaklar kısa olduğundan harim basık ve loştur.
Yalın bir nişten ibaret olan mihrabın sağ tarafında beş basamaklı bir minber yer almaktadır. Minberin kapısı basık kemerli ve mukarnaslı olup, kapı kemerinin bindiği ayaklarda ikişer tane gömme sütunce bulunmaktadır. Taht kısmında da dört sütuncuk üzerine oturan küçük bir kubbe vardır.
Minare harimin batı yönündeki duvarında olup dikdörtgen kaideli ve kaidenin üst kısmı pahlıdır. Düzgün kesme taştan yapılan minarenin kapısı harime açılmaktadır. Kısa ve silindirik gövdeye sahip olan minarenin külahı taştan yapılmış ve koniktir. Şerefenin altında profilli silmeler kullanılmış ve silmelerin üzerinde şerit biçiminde uzanan motifler vardır. Şerefenin altındaki bu yelpaze biçimindeki motifler caminin tek ve en önemli süsleridir.



  • Zeytinli Camisi
Yeni Mahalle Ömer Hoca Sokağında bulunan ve küçük bir mescit olarak yapılan, bu yapının ilk yapıldığında minaresi yokmuş.
Kıbleye paralel uzanan iki sahını bulunan caminin, son cemaat yeri üç kemerli gözlüdür. Bu kemerler ortada iki sütuna (Kilis bu tür yapılarda, sütun uygulaması sadece Tekke, Hindioğlu, Zeytinli Camilerinde görülür) yanlarda da gömme ayaklara binmektedir.
Betonla örtülü ve kemer dolgularında yalın iki tane çörten bulunan son cemaat yerinden basık kemerli bir ile harime geçilir. Cami, dikdörtgen biçiminde düz atkılı dört tane pencere ile aydınlanmaktadır.
Çevresi ince bir frizle kuşatılan yalın bir nişten oluşan mihrabın her iki yanında birer konsol vardır.
Düzgün kesme taş ve moloz taşlarla yapılan caminin minaresi ve minberi yoktur.


  • Şeyh Camisi
Tırıhlı Mahallesi,Şıh Camisi Sokaktadır.
1569 yılında Hacı Bulgar oğlu Hacı Baki Murad tarafından yaptırılan caminin Hurufat Defterleri’nde “Şeyh İhlas Camisi” , “Hıdır Şeyh Camisi” , “Şeyh Camisi” adlarıyla geçer.
Sadece minaresi özgün olup, caminin kuzeybatı köşesindedir.
Kare planlı kaidesinin köşeleri pahlıdır.Kısa ve silindirik gövdeye sahip olan minarenin peteği ve külahı gövdesine göre daha kısadır.Tek şerefeli ve şerefe altı mukarnaslarla doldurulmuştur.


  • Cüneyne Camisi
Eski adı “Meşhedlik” bugünkü adı Abdioymağı” olan mahallenin “Odupazarı” yöresindedir.
Bu yörede Kilis’in fethi sırasında şehit düşen Müslüman sahabilere (Hz.MUHAMMED’i görmüş ve Kendileri’nin sohbetinde bulunmuş olan mümin kişi) ait mezarlar bulunduğundan; mahalleye, “meşhedlik” yani “ bir adamın şehit olduğu veya bir şehidin gömüldüğü yer,şehitlik” adı verilmiştir. Cami, sahabelerin şehit düştüğü yere yapıldığından “küçük cennet” anlamına gelen “cüneyne” adı verilmiştir.
Kilis’te Ulu Cami’den sonra en eski cami olan Cüneyne Camisi, sonradan yapılan müdahalelerle özgünlüğünü yitirmiştir. Günümüze özgün olarak kalabilen minaresi, avluya geçilen sivri kemerli bir kapı üzerindedir. Kaidesi kare olup, küp kısmının köşeleri pahlıdır.Kalın ve hantal olan gövdesi çokgen (onikigen) biçinmindedir. Tek şerefeli minarenin, şerefe korkulukları süssüzdür. Şerefe altı mukarnaslarla doldurulmuş, mukarnasların alt ve üstlerinde silmelere – birer tane – silmelere yer verilmiştir. Silindirik olan peteği ile külahı taştan yapılmıştır.


  • Şeyh Hilal Camisi (Şeyh Ahmet Camisi)
Bu yapı eski adı “Kıbeli (Kıbeli Mahallesi çok büyük bir mahalleymiş, günümüzde Çaylak ve Muhali adıyla iki ayrı mahalleye bölünmüştür)” bugünkü adı “Çaylak” olan mahallede olup; 1631 yılında Şeyh Hilal tarafından yaptırıldığı için “Şeyh Hilal” , 1937 yılında Şeyh Ahmet’e satıldığı için de “Şeyh Ahmet Camisi” adıyla anılır. Caminin bir tek minaresi özgün olup; 1643 yılında Musa kızı Fatma tarafından yaptırılmıştır.
Avlunun kuızeybatı köşesinde olan minarenin, kare olan kaidesinin köşeleri pahlıdır. Çokgen ve kalın minare gövdesi düzgün kesme taştan yapılmıştır. Tek şerefeli ve şerefe altı üç sıra mukarnaslarla doldurulmuştur.
Minare gövdesinin güney yönünde bulunan kapının üzerindeki yazıtın biraz yukarısında önemli bir kısmı dökülmüş, yıpranmış sekiz kollu bir yıldız biçiminde çini bir pano vardır. Panodaki yıldızın kollarında da, bitkisel motiflerle birer tane beşgen ve daire biçiminde motif vardır.Siyah, kahverengi, yeşil, açık ve koyu mavi renklerin kullanıldığı bu çini yapının tek süs öğesidir.


  • Şeyh Süveden Camisi (Hacı Özbek Camisi)
Muhali (eski adı Kıbeli) Mahallesi’nde olan cami, geçirdiği onarımlarla özelliğini yitirmiştir. Geçmişten miras olarak minaresi kalmış olup; minareyi 1713 yılında Abdülaziz adlı bir kişi yaptırmıştır.
Kaidesi kare ve kaidenin köşeleri de pahlıdır. Kısa olan gövdesi ile peteği yuvarlaktır. Düzgün kesme taşlarla yapılan minarede tek şerefe bulunmakta ve şerefe altı üç sıra silme ile iki sıra yüzeysel mukarnaslar vardır.








  • Tabakhane Camisi
Tabakhane Mahallesi’nde (eski adı Meşhedlik Mahallesi) olan cami, Hurufat Defterleri kayıtlarında “Bağhane Camii, Şeyh Gökçe Camii Şerifi, Şeyh Gökçe Ferdi Camii, Debbaghane Camii” adlarıyla geçer. Minaresi dışında tüm özelliklerini yitirmiştir.
Düzgün kesme taşlardan yapılan minarenin kaidesi kare planlı ve köşeleri pahlıdır. Tek şerefeli olup, gövdesinin ortasında friz vardır. Şeref altı üç sıra mukarnas, mukarnasların alt ve üst kısımlarında işlemeli silmeler vardır. Onaltıgen olan gövdede bir sıra ara sıralanmış sekiz tane çini, çini olmayan yüzeylerde çam ağacına benzer motifler vardır. Şerefe korkulukları ajur tekniğiyle işlenmiş motiflerle, yuvarlak olan petek silmelerle süslenmiş olup; külahın dört yüzüne de birer tane çini yerleştirilmiştir.





  • Murtaza Ağa Camisi
Şeyh Abdullah Mahallesi Murtaza Caddesi’nde bulunan bu camiyi 1661 yılında Kilis Voyvodası Murtaza Ağa’nın yaptırmıştır.
Caminin günümüze ulaşan özgün bölümü minaresidir.
Düzgün kesme taşlardan yapılan minare kare planlı ve köşeleri pahlıdır. Silindirik biçimde olan gövdenin ortasında yuvarlak bir silme vardır.Tek şerefeli minarenin şerefe altları mukarnaslarla doldurulmuştur. Yuvarlak peteği, gövdesine göre daha kısa ve daha incedir.


  • Şeyh Süleyman Camisi ( Şeyhler Camisi)
Şeyhler Mahallesi’nde Eşref Kasteli karşısındadır.
Yapıldıktan sonra birkaç onarılan camiden geriye özgün olarak sadece minaresi kalmıştır.
Avlu kapısının doğusunda olan minare düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Kaidesi kare planlı ve köşeleri pahlı olan minarenin iki kuşaklı gövdesi, oldukça kalındır. Tek şerefeli olup, şerefe altı mukarnaslarla doldurulmuştur.


  • Kürtler Camisi
Bölük Mahallesi (eski Sibat ve Kana Mahallesi) Küçük Çarşı Sokak’ta (Binbaşı Sokak) bulunan Kürtler Camisi’ni Kürt Hüseyin Ağa yaptırmıştır.
Çok onarım gören cami özgün yapısını yitirdiği gibi özgün adını da yitirerek, adı “Türkler Camisi” olarak değiştirilmiş olup; eski camiden sadece minare kalmıştır.
Kaidesi kare planlı ve köşeleri pahlı olan minare, kesme kirli kalkerli taşlardan yapılmıştır. Çokgen olan gövdesi oldukça kısadır. Peteği (petek,gövdeye göre daha ince) ve külahı taştan yapılmıştır. Şerefe altı, altında yuvarlak bir silme bulunan mukarnaslarla doldurulmuştur.


  • Mehmet Paşa Camisi Minaresi
Mehmet Paşa Mahallesi, Polappazarı adlı adresteki bu tek şerefeli minare Mehmet Ali Paşa Camisi’ne (İnce Bayraktarzade Mehmed Paşa Camisi, Büyük Kütah Camisi, Yeni Cami) aittir.
Kilis’in en iyi minarelerinden biri olan bu minare düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Kaidesi kare planlı olup kaidenin üst tarafı pahlıdır. Üzerindeki altı köşeli kabartma yıldız ve helezon biçimli peteği dikkat çekicidir. Mukarnaslarla doldurulmuş şerefe altı ve bakırdan yapılmış oldukça ağır bir alemi vardır


  • Şeyh Efendi Tekkesi (Nakşibendi Tekkesi)
İçinde altı tane derviş hücresi, zikirevi olarak da kullanılan mescit ve türbeden oluşan bu mekan, Bölük Mahallesi, Kurtağa Caddesi'nde geniş bir bahçe içersindedir. Basık kemerli kapıyı kuşatan sivri kemerin altındaki yazıta göre, tekke 1858 yılında yapılmıştır. Portaldan uzun bir dehlizle tekke avlusuna girilir. Dehlizin güney kısmındaki derviş hücrelerinin kapıları avluya açılır. Basık kemerli kapı ve pencereleri olan hücrelerin ikisinde dolap nişi olmasına karşın, diğerlerinde bu ayrıntı yoktur. Mescit, avlunun güneydoğu köşesinde olup; içinde büyükçe sivri bir kemerle avluya açılan, tek kemerli küçük bir son cemaat yeri vardır. Buradan basık kemerli bir kapıyla harime geçilir. Harim ortada sütunla, yanlarda gömme sütuncelerle birbirine bağlanan sivri kemerlerle iki şahına (kıbleye paralel iki şahın) bölünmüştür. Basık kemerli toplam dört pencereden ışıkla aydınlanan mescitte, harimin ortasında kemerli yalın bir nişten oluşan mihrap vardır.

Şeyh Abdullah Sermest Efendi'nin avludaki türbesi, düzgün kesme taşlardan yapılmış iki mekandan oluşmuştur. Kubbeyle örtülü mekanda biri Şeyh Abdullah Sermest Efendi'nin olmak üzere beş sanduka; çapraz tonozla örtülmüş bölümde de Şeyh Abdullah Sermest Efendi'nin aile bireylerine ait yedi sanduka vardır.








Askeri Yapılar

 Evliya ÇELEBİ Seyahatnamesi’nde Kilis’te kale ve surlardan söz etmesine karşın günümüze bu yapılardan hiçbiri ulaşamamıştır.
  • Ravanda Kalesi
Afrin Çayı’nın doğusunda Belenözü Köyü sınırlarındadır.Oldukça geniş bir açısı olan kale yüksek konik bir tepe üzerine kurulmuştur. Kaleye ait yapılar zirvedeki düzlüktedir.
Surlar ve birbirinden farklı uzaklıkta köşeli ve yarım yuvarlak biçiminde olan burçlarının bir kısmı hala ayaktadır. Kalenin içinde iki büyük su sarnıcı ile büyük bir yapıya ait olduğu sanılan kalıntılar vardır.Yörede arkeolojik bir çalışma yapılmadığından aidiyeti hakkındaki bilgiler tahmine ve yörenin ilk sahiplerine dayanmaktadır. Yesemek yerleşimi yöreye yakın olduğundan Hitit yapısı (İ.Hakkı Konyalı’ya göre kalede Hitit mimarisine ilişkin izler vardır) ya da Hititler tarafından kullanıldığı görüşü oldukça yaygındır.
Kaleye ait kesin bilgiler XI.Yüzyıla ve bu yıllardaki Seferleri’ne dayanmaktadır.İslam kaynaklarında “er-Ravendan” , Haçlı kaynaklarında “Ravendel/Ravandal/Ravenel” , Ermeni kaynaklarında da “Aréventan” olarak geçen kale, tarihsel süreç içerside bölgeye egemen olan tüm devletlerce kullanılmıştır. Özellikle VII.Yüzyılın ortalarında bölgede yaşanan Hıristiyan-Müslüman çatışmasında “Avasım,Sügur” adı verilen bölge içersinde bulunan Ravanda Kalesi İslam Devletlerince Hıristiyan Bizans’a karşı verilen savaşlarda önemli bir askeri olmuştur. 1097 yılından itbaren adından sıkça söz edilen kale, I.Haçlı Seferi’ne katılan Baudouin’le öne çıktı ve ünlendi. XII.Yüzyıldan XVI.Yüzyılın başlarına kadar çeşitli beylik ve devletlerce (Selçuklu,Artuklu,Eyyübi,Memluk) kullanılan Ravanda Kalesi 1516 yılından sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun eline g

Ören Yerleri

  • Kurukastel Ören Yeri

Kilis İli’nin kuş uçumu 3 km. batısında yer almaktadır. Kurukastel su kaynağının kuzeyindeki üzüm bağlarının bittiği yerde başlayan yaklaşık 30-40 m yükseklikteki tepe arkeolojik yerleşim yeridir.

Tepede bulunan gözetleme kulesi ve çevresindeki mimari kalıntılar “I.Derece” ; tepenin güneyi eteğinde konuşlanan yerleşim yeri de “III.Derece” arkeolojik sit olabilecek değerlerdir.

  • Ağcakent Ören Yeri

Musabeyli İlçesi Akçakent Köyü Haraba yöresindedir. Erken Bizans Dönemi’ne ait bir köy yerleşkesi olduğuna dair arkeolojik buluntu ve kalıntılar vardır. Kalker kökenli moloz taştan yapılmış bu kalıntıların bulunduğu alan mozaik kaplı ve üzeri örtülüdür.

Konaklar

Konaklar

Konut yaptıracak olanlar ustaya gider:”bizim evde kibleye, boyraza karşı iki taga (pencere) bir kapı ev yaptıracağım.” diyerek taş ustasıyla anlaşırmış.

Yapım işi saptanan zamanda bitmezse ev sahibi çalışanlara yemek verirmiş. ‘Hamislik’ adı verilen bu yemek verilmezse yonucular kendi aralarında ‘şirin gel’ diye karşılıklı konuşurlarmış.

Yonucular işe ustada önce geldiği için evin hanımı ustadan önce tanırlarmış. Usta iş yerine geldiğinde yonuculara !musavat iyi mi?’ diye sorar;musavat yani evin hanımı güler yüzlüyse ‘evet usta musavat iyi’ der; asık suratlı ise ‘yok usta, musavat taş keşkeşe’ dermiş.

  • Kilis Evi

Konut yaptıracak olanlar ustaya gider: "bizim evde kibleye, boyraza karşı iki taga (pencere) bir kapı ev yaptıracağım. " diyerek taş ustasıyla anlaşırmış.
Yapım işi saptanan zamanda bitmezse ev sahibi çalışanlara yemek verirmiş. 'Hamislik' adı verilen bu yemek verilmezse yonucular, kendi aralarında 'şirin gel' diye karşılıklı konuşurlarmış.

Yonucular işe ustadan önce geldiği için evin hanımı ustadan önce tanırlarmış. Usta iş yerine geldiğinde yonuculara 'müsavat iyi mi?' diye sorar; müsavat yani evin hanımı güler yüzlüyse 'evet usta müsavat iyi' der; asık suratlı ise 'yok usta, müsavat taş keşkeşe' dermiş.

Kilis’te tüm evler avlulu (havuş) olup; taş, kerpiç ve leften (Kilis ve yöresinde taş ocaklarından çıkarılan kirli beyaz renkli yapı taşı) yapılmıştır. Yaşam havuşa dönük olduğundan pencereler avluya açıktır. Dışarıya yani sokak ve caddeye açılan pencere çok azdır.

Geleneksel ‘Kilis Evi’ avlu, mutfak odalar ve mağaralardan oluşur.

Genellikle tek katlı olan kerpiç evler kırsal kesimde, bir ve iki katlı taştan yapılmış konutlar da kent merkezinde, eski Kilis yerleşiminin (Hindioğlu Mahallesi, Tekye Mahallesi,Çaylak Mahallesi, Ketenciler Mahallesi, Salih Efendi Sokak, Hacı Ömer Ağa Sokak, Abidin Ağa Caddesi, Akcurun Caddesi) bulunduğu mahalle ve sokaklardadır. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak kullanılan “Neşet Efendi Konağı (1924/1925), Dağlı Ahmet Bey Konağı, Eski Kaymakam Evi, Süpürgeci Konağı, Müftü Salih Efendi Konağı, Hacı Mehmet Efendi Konağı (1895), Yahya Efendi Konağı (1880/1890), Hacı Muhammed Efendi Konağı / Akıncı Konağı (1895), Kulaksız Binbaşı Konağı ve Mısırlıoğulları Kantarması (kırsal kesimdeki iki katlı ağa evlerine yörede ‘kantarma’ denir) önemli sivil mimari örnekleridir.

Bunlardan “Neşet Efendi Konağı (İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü)” , “YOYAV (Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı)” ait yapı (Prof.Dr.Alaiddin YAVAŞÇA’nın doğup, büyüdüğü ev) ve “Çok Amaçlı Toplum Merkezi-ÇATOM (Bu yapı 1850 yılında Ermeni kökenli Toros Ağa tarafından konak olarak yaptırılmış daha sonra Şehit Sakıp İlkokulu olarak hizmet vermiştir.) her zaman gezilip görülebilecek mekanlardır.


  • Neşet Efendi Konağı

http://www.cekulvakfi.org.tr/img/cekulGazete/8_NesetEfendiKonagi.jpg

Merkez İlçe, Şıhabdullah Mahallesi, Topaloğlu Mevkii, Pafta 4, Ada 65, Parsel 42;

Tescil Tarih ve Sayı: 19.03.1999 / 3349, Adana

Yapı Özellikleri

Kilis’te “Konak Tipi” yapıların en güzel örneklerinden biridir.

Kilis eşrafından Neşet Efendi’ye ait olan bu konak 1925 yılında yaptırılmıştır. Konak, bahçe içinde bodrum üzeri iki katlı taş bir yapıdır. Yapıda yöredeki “Kesmelik” adı verilen taş ocaklarından getirtilen kesme taşlar, renkli İtalyan ve Gaziantep mermerleri yanında, doğramalarda “Gomalak” ağacı kullanılmıştır.

Yapının haremlik ve selamlık olmak üzere iki girişi, kendine ait su kuyusu vardır.

  • Ahmet Bey Konağı
http://www.kenthaber.com/Resimler/2006/01/17/00099843.jpg
Hatice Nebahat KARABEY’e ait Taşınmaz

Merkez İlçe, Şıhabdullah Mahallesi, Pafta 3, Ada 53, Parsel 10;

Tescil Tarih ve Sayı: 19.03.1999 / 3349, Adana

Yapı Özellikleri

Kilis’te “Konak Tipi” yapıların en güzel örneklerinden biridir.

Kilis eşrafından Ahmet Bey’e ait olup “Ahmet Bey Konağı” olarak bilinmektedir. Yöresel kesme taştan yapılan yapının sokağa bakan iki cephesi vardır. Avluya kemerli bir kapıdan girilmekte, avlunun batı ucunda tek parça taştan oluşmuş kuyu, konağın dikkati çeken önemli bir ayrıntısıdır.

Yapının haremlik ve selamlık olmak üzere iki girişi, vardır.

  • Azize Uygur

http://www.kiliskulturturizm.gov.tr/Genel/rg.ashx?BELGEANAH=205076&DIL=1&RESIMISIM=2.jpg

Azize UYGUR’a Ait Tescilli Taşınmaz

Merkez İlçe, Hacı İlyas Mahallesi, Salihefendi Sokak, Pafta 23, Ada 327, Parsel 30;

Tescil Tarih ve Sayı: 19.03.1999 / 3349, Adana

Yapı Özellikleri

Avlulu (havuşlu) “Kilis Evi’nin” tipik örneklerinden biridir. Dış duvarlar oldukça sade olup, moloz taştan yapılmıştır.

Taştan yapılan bu tek katlı yapının odaları avlu’ya (havuş) açılmakta olup; geniş, ferah ve oldukça aydınlıktır.

Yapı iki katlıdır.

  • Hayrettin Mimaroğlu
http://www.kiliskulturturizm.gov.tr/Genel/rg.ashx?BELGEANAH=205077&DIL=1&RESIMISIM=01.jpg
Hayrettin MİMAROĞLU’na Ait Tescilli Taşınmaz

Merkez İlçe, Deveciler Mahallesi, Şube Sokak, Pafta 11, Ada 130, Parsel 12;

Tescil Tarih ve Sayı: 19.03.1999 / 3349, Adana

Yapı Özellikleri

Avlulu (havuşlu) “Kilis Evi’nin” en güzel örneklerinden biridir. Yapı yüksek bahçe duvarı arkasında dış mekandan soyutlanmıştır. 2 katlı olan yapı yörede üretilen kesme taştan yapılmıştır. Cephede düzgün taş işçiliği ve oymaları ve süslemeleri evin en dikkat çeken görünümüdür. 3 katlı yapılmış olup avluya bakan cumbaları mevcuttur.

  • Kifayet Barışkan

http://www.kiliskulturturizm.gov.tr/resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=205082&RESIMISIM=02.jpg

Kifayet BARIŞKAN’a Ait Tescilli Taşınmaz

Merkez İlçe, Bölük Mahallesi, Ahmet efendi Sokak, Pafta 52, Ada 458, Parsel 20;

Tescil Tarih ve Sayı: 19.03.1999 / 3349, Adana

Yapı Özellikleri

Avlulu ‘Kilis Evi’ örneklerinden biridir. Çok sade bir dış duvara sahip olup; avluya bakan cephe oldukça düzenlidir ve bu cephede taş süslemeleri bulunmaktadır. Yapı içe dönük yaşam tarzına göre dizayn edilmiştir. Tek katlı olup, eyvanlı bir plan özelliğindedir.

  • Meliha Üzümbalı

http://www.kiliskulturturizm.gov.tr/Genel/rg.ashx?BELGEANAH=205079&DIL=1&RESIMISIM=2.jpg

Meliha ÜZÜMBALI’na Ait Tescilli Taşınmaz

Merkez İlçe, Şıhlar Mahallesi, Ulucami Sokak, Pafta 95, Ada 402, Parsel 2;

Tescil Tarih ve Sayı: 19.03.1999 / 3349, Adana

Yapı Özellikleri

Avlulu (havuşlu) “Kilis Evi’nin” en güzel örneklerinden biridir. Yapı yüksek bahçe duvarı arkasında dış mekandan soyutlanmıştır. 2 katlı olan yapı yörede üretilen kesme taştan yapılmıştır. Ahşap ve taş işçiliği ustalığı yanında bu malzemeyle yapılan süslemeler yapının önemli görünüm özelliklerindendir.

  • Muhlis Salioğlu

http://www.kiliskulturturizm.gov.tr/Genel/rg.ashx?BELGEANAH=205080&DIL=1&RESIMISIM=2.jpg

Muhlis SALİHOĞLU’na Ait Tescilli Taşınmaz

Merkez İlçe, Hacı İlyas Mahallesi, Salihefendi Sokak, Pafta 23, Ada 331, Parsel 45;

Tescil Tarih ve Sayı: 19.03.1999 / 3349, Adana

Yapı Özellikleri

Avlulu (havuşlu) “Kilis Evi’nin” tipik örneklerinden biridir. Dış duvarlar sağır ve moloz taştan yapılmıştır.

Taştan yapılan bu tek katlı yapının odaları avlu’ya (havuş) açılmakta olup; geniş, ferah ve oldukça aydınlıktır.
Yapının özgün biçimi büyük avlulu (havuş) iken sonradan miras nedeniyle gerçekleşen parselasyonla küçülmüş

  • Safder Tümay
http://www.kiliskulturturizm.gov.tr/Genel/rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=205081&RESIMISIM=1.jpg

Safder TÜMAYa Ait Tescilli Taşınmaz

Merkez İlçe, Hacıilyas Mahallesi, Maarif Sokak, Pafta 23, Ada 333, Parsel 5;

Tescil Tarih ve Sayı: 19.03.1999 / 3349, Adana

Yapı Özellikleri

Kilis’te “Konak Tipi” yapıların en güzel örneklerinden biridir.
İki katlı olarak planlanan yapının giriş katı ticarethane diğer katı ise konut olarak düzenlenmiştir. Dış cephedeki taş işçiliği ve süslemeler yapının dışa vuran en temel özellikleridir.

Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal bu evde konakladığı için yörede “ATATÜRK EVİ” olarak bilinir.

  • Zübeyde Ülgen Neci
http://www.kiliskulturturizm.gov.tr/Genel/rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=205082&RESIMISIM=02.jpg
Zübeyde Ülgen NECİ’ye Ait Tescilli Taşınmaz

Merkez İlçe, Hakverdi Mahallesi, Pafta 227, Ada 323, Parsel 27;

Tescil Tarih ve Sayı: 19.03.1999 / 3349, Adana

Yapı Özellikleri

Avlulu ‘Kilis Evi’ örneklerinden biridir. Yöresel kesme taştan yapılmıştır. Oda tavanları ceviz ağacı ile kaplanmıştır. Yapı içe dönük yaşam tarzına göre dizayn edilmiştir. İki katlı olup, eyvanlı bir plan özelliğindedir.